• 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Anneme söylemeyin...
Anneme kadın doğumcuyla evli olduğumu söylemeyin

O karımı ev hanımı sanıyor...
 
Karınız ne iş yapıyor? Mimar ya da ev hanımı mı? Günün birinde, birisi gelip de, mimar ya da ev hanımı kocası olmak nasıl bir şey diye sorsa, ne düşünürsünüz? Herhalde ilk düşündüğünüz böyle bir şeyi daha önce düşünmemiş olduğunuzdur.

Sonra kafanızda çeşitli senaryolar oluşturmaya çalışırsınız. Karınız farklı bir meslekten olsa, hayatınızda nelerin değişeceğini gözünüzün önüne getirirsiniz. Ama yanlış yoldasınızdır, çünkü meslekler kişiliğin belirleyici ve ayrılmaz unsurlarıdır. Karınızın mesleği farklı olsa, kişiliği de kaçınılmaz olarak bugünkünden farklı olacaktır, yani karınız aynı insan olmayacaktır. Ama doğal olarak siz aynı insana, farklı bir elbise giydirmeye uğraşmaktasınızdır. Oysa, bir mimarın dünyaya bakışı, bir gazeteciden, bir ev hanımının olayları değerlendirmesi, bir kadın polisten farklı olacaktır.

Benden kadın hastalıkları ve doğum uzmanı doktoru kocası olmakla ilgili bir yazı istediklerinde, önce bunları düşündüm. Buradan bir yere varamayacağımı anlayınca, karımın kadın doğumcu olmasının, hayatımızdaki belirleyici etkilerini bulmaya çalıştım.

Doğrusu, bu konuda biraz da şanslıydım. Çünkü tıp öğrenciliğinden başlayarak, uzun ve yorucu asistanlık yıllarından, uzmanlığa uzanan yolda, karımın yanındaydım. O nedenle şu andaki yaşamımızda ve karımın davranışlarında, eğitim yıllarında edinilen bilgi, beceri ve deneyimlerin nasıl etkili olduğunu görebiliyordum.

Doğum, çoğunlukla acil bir olaydı ve çabuk düşünmek gerekiyordu, kararsızlığa yer yoktu. Eğitimi sırasında bu becerisini geliştirebilen, iyi bir kadın doğumcu, yaşamda da çabuk ve kolay karar vermekte zorlanmıyordu. Sürekli yeni yaşamların doğuşuna yardımcı oldukları için, tıbbin diğer dallarıyla uğraşanlara göre, hayata daha iyimser bakıyorlardı. Sık ve yorucu nöbetler zorluklar karşısında kolay pes etmeme gücü kazandırıyordu. Hastalarıyla çok özel ilişkiler kuruyorlar, hastaları onları aileden biri gibi görüyordu. Hatta bazıları, sonraki doğumların da ilk hekimleri tarafından yaptırılması için, onların peşinden 1000 km’ye gitmeyi göze alıyorlardı. Bu da kadın doğumcuların özgüvenini arttırıyordu. Özgüvenlerinin gelişmesinde, kazançlarının fena olmamasının da önemli etkisi vardı. Diğer dallardaki meslektaşları bu durumu biraz da kıskançlıkla karşılıyorlardı. Öyle ya, onlarda aynı eğitim süreçlerinden geçmişlerdi, aynı şekilde çalışıp, yoruluyorlardı, o halde fark nereden doğuyordu? Aradaki farkı, eski bir İnka atasözü çok iyi özetliyordu:“Elbette ki bütün doktorlar eşittir, ama kadın doğumcular diğerlerinden daha eşittir.”

Doğal olarak, zor yönleri de vardır kadın doğumcu kocası olmanın. Her şeyden önce diğer kocalar gibi hayatınızı tek kadına göre değil, onlarca kadına göre ayarlamak zorundasınızdır. Eğer sizin için uygun olan tatil zamanıyla, Ayşe ya da Fatma hanımın doğumları çakışıyorsa, diretmek anlamsızdır, onların eşinizi ikna etme şansı sizden daha fazladır.

Kadın doğumcuyla evli erkekler için Murphy yasaları da en acımasız kurallarıyla geçerlidir. O gece eve ne kadar çok misafir çağırmışsanız, ya da gideceğiniz toplantı sizin için ne derece önemliyse, karınızın doğuma çağırılma riski de o derece yüksektir... Nedense hastalar, küçük kırmızı hapları nasıl alacaklarını, hep sizin çok yorgun olduğunuz geceler, saat ikiden sonra merak ederler. Eğer uyku sersemi, hapları nasıl alacaklarını siz tarif ederseniz, ertesi gün karınıza “kocanız biraz asabi galiba.” diye şikayet ederler. Aslında en zor olanı, en uygunsuz saatte arayan hastaların genel kültürlerini arttırmaya yönelik sorularıdır. “affedersiniz doktor hanım bana ilaç yazmıştı, acaba alsam bir zararı olur mu?” ya da “doktor hanım beni kontrole çağırmıştı, gelmem gerekir mi?” gibi... Bir de karınız evde yokken arayan UTW (Unidentified Talking Woman)’lar vardır. “Aloo kimsin” sorgulamasıyla başlayan konuşma, sizin “doktor hanımın begi” olmanızın anlaşılmasıyla, tahammülünüz ölçüsünde, hastalık yakınmalarının dile getirilmesiyle geliştikten sonra “doktor hanıma geçen sene doğurttuğunuz bebeğin annesi aradı diyin” açıklamasıyla sonlanır.

Mesleğe ait ortak yönlere rağmen, elbette her kadın doğumcu farklı bir kişiliğe sahiptir. Kadın doğumcu kocalarının da, çok farklı meslekte ve yapıda olmaları nedeniyle, standart, prototip bir kadın doğumcu ailesi tanımlanamaz. Yaşamdan hoşnutluk aileden, aileye değişir. Ben kendi hesabıma, şanslılar kategorisinden olduğumu düşünüyorum. Bilmiyorum erkeklerin yüzde kaçı evliliklerinin 25.yılında bile karısıyla yatağa girerken gece neler olacağının bilinmezliğinin heyecanını hisseder. Gece kimlerden telefon gelecektir, sabah kalktığında karısı yatağında uyuyor olacak mıdır kimse bilmez. Ama benim kesinlikle bildiğim bir şey var. Yeniden dünyaya gelseydim, aynısı olmak kaydıyla, hayatımı yine bir kadın doğumcuyla paylaşmak isterdim.